Diş hekimliğinin en temel prensibi, sorunlu bir dişi tedavi etmek ve sağlığına kavuşturarak ağızda tutmaktır. Bu prensip, diş çekiminden ve diğer cerrahi
işlemlerden olabildiğince uzak durmayı gerektirir. Günümüzde, bilimsel ve teknolojik ilerlemenin diş hekimliği bilimine katkıları sayesinde bu yönde ciddi başarılar elde
edilebilmektedir.
Ancak, bazı durumlarda, hasta sağlığını koruma veya tedavi planlaması nedeniyle diş çekimine başvurulmak zorunda kalınmaktadır.
Bu durumları şöyle özetleyebiliriz:
- İleri derecede çürük ve madde kaybı yüzünden tedaviyle kurtarılamayan dişler,
- Çarpma sonucu, tedavisi mümkün olmayacak şekilde kırılan dişler,
- Kanal tedavisine rağmen kurtarılamayan bazı abseli dişler,
- İleri derecede dişeti iltihabı nedeniyle sallanan dişler,
- Zamanında düşmeyen süt dişleri,
- Aşırı konum değişikliği (dönme, devrilme vb.) nedeniyle sorun yaratan dişler,
- Kist ya da tümör içindeki dişler,
- Tam sürememiş, gömük kalmış ve sorun yaratan dişler,
- Yer darlığı nedeniyle ortodontik tedaviye yardımcı olmak, yer açmak amacıyla sorunsuz olduğu halde bazı dişler çekilebilir.
Bütün dişler arasında, özel durumu nedeniyle en çok çekimine başvurulan diş, yirmi yaş dişi olarak adlandırılan dişlerdir.
Yirmi yaş dişleri, alt ve üst çenelerin sağ ve sol taraflarının en arkasında çıkan üçüncü büyük azı dişleridir. Ağızda çıkan en son dişler olduğundan ve genellikle 16 ila 20 yaş arasında
çıktıklarından bunlara akıl dişi de denmektedir.
Yirmi yaş dişleri en son çıkan kalıcı dişler olduğu için, ağızda bunlar için yeterli boşluk olmayabilir. Bu durum, yirmi yaş dişlerinin ağız içine çıkmadan, dişeti dokusunun altında veya çene
kemiğinin içinde gömülü kalmasına yol açabilir.
Alt çenedeki yirmi yaş dişleri genellikle diğer dişlerle aynı düzlemde değil, önündeki dişlere belli bir açıyla çıkma eğilimindedirler. Bu durumdaki bir diş ağız içine çıkmaya (sürmeye)
çalıştıkça önündeki dişlere dayanacak, diğer dişleri sıkıştırarak yer darlığına ve diğer dişlerde çapraşıklığa neden olacaktır.
Buna karşılık, üst çenedeki yirmi yaş dişleri de yanağa doğru belli bir açıyla çıkma eğilimindedirler. Tam olarak çıkıp da ağızdaki yerlerini aldıkları durumda
genellikle yanak ısırma problemine neden olurlar.
Bazen alt çenedeki yirmi yaş dişleri çene kemiğinin içinden çıkabilirler, ancak kemiğin üzerindeki yumuşak dokuyu delip geçemezler ve sadece bir bölümleri ağızda yer alır.
Bu durumdaki yirmi yaş dişlerinin çevre dokuları çok kolay enfekte olurlar ve şiddetli ağrılarla büyük rahatsızlıklar verirler. İltihabın çevredeki çiğneme
kaslarına baskı yapması sonucu hasta ağzını açmakta güçlük çeker. Ayrıca yutkunma güçlüğü ve çene altındaki lenf bezlerinde şişme görülür.
Bu durumda öncelikle antibiyotik yardımı ile akut iltihapla mücadele etmek gerekir. Daha sonra cerrahi bir işlemle bu dişler çekilmelidir.
Kısmen çıkmış veya çarpık çıkmış yirmi yaş dişleri de ağrıya, çapraşığa veya hastalığa yol açabilir. En arkada yer aldıkları için çok zor fırçalanabilen yirmi yaş dişleri, bu nedenle genellikle
çok kısa süre içinde çürürler. Yirmi yaş dişlerinin mine ve dentin tabakalarındaki çürükler dolguyla tedavi edilebilirler. Ancak çürüğü dişin sinirlerine ulaşmış ve dolayısıyla kanal tedavisi
gerektiren yirmi yaş dişleri için genellikle çekim kararı verilir. Çünkü yirmi yaş dişlerinin kanal tedavileri, bölgede çalışma zorluğu ve tükürükten uzak çalışabilmenin olanaksızlığı nedeniyle
istenen başarılı sonuçları vermeyebilir.
Yirmi yaş dişlerinin çekim yöntemi, dişin ağızda yerini alıp almadığına göre değişkenlik gösterir. Tamamen çıkmış ve ağızdaki yerini almış yirmi yaş dişlerinin çekimleri rutin diş çekimlerinden
farksız şekilde yapılabileceği gibi, gömük ya da yarı gömük dişlerin çekimi için cerrahi bir operasyon gerekebilir.
Yirmi yaş dişlerinin çekiminden önce rontgen kontrolü şarttır. Çünkü yirmi yaş dişlerinin köklerinde sıklıkla anomaliler gözlenmekte, kanca ya da olta şeklinde eğri diş kökleriyle sıklıkla
karşılaşılmaktadır.
Eğri köklü yirmi yaş dişleri
Diş röntgeniyle bu tarz kökü olduğu saptanan dişin de normal çekim yöntemleriyle değil, küçük bir operasyonla çıkarılması gereklidir. Çünkü çekim sırasında bu
şekildeki köklerin kırılması kaçınılmazdır.
Diş çekiminden sonra nelere dikkat edilmelidir?
- Çekim yarasının üzerine konan tampon yarım saat kadar tutulmalıdır.
- Bu tampon atıldıktan sonra, gerekmiyorsa tekrar tampon konmamalı, oluşan pıhtının bozulmamasına özen göstermelidir.
- Ağız suyla çalkalanmamalıdır.
- Çekim sonrası iki saat kadar bir şey yenmemeli, bu süre dolduktan sonra da mutlaka ılık gıdalar tercih edilmeli, çok sıcak ya da soğuk yiyecek ve içeceklerden uzak durulmalıdır.
- 72 saat sigara içilmemelidir. Sigara pıhtının bozulmasına ve yara yerinin iltihaplanmasına neden olabilir. Kuru soket denen bu durum uzun süre ağrıya sebep olur.
- 72 saat alkol alınmamalıdır.
- Hiç bir şekilde çekim yerine dokunulmamalı, yara bölgesi emilip tükürülmemelidir.
- Yaralı bölge 72 saat kullanılmamalıdır.
- Ağrı olursa aspirin dışında bir ilaç tercih edilmeli, mümkünse bunun için hekime danışılmalıdır.
- Çekim yeri mutlaka temiz tutulmalıdır. Yara içerisine yemek artığı dolması önlenmelidir. Çekimden 24 saat sonra, yumuşak bir diş fırçasıyla bölge yavaşça fırçalanmalıdır.
- Kanamanın hafif bir sızıntı halinde 6- 24 saat sürmesi normal kabul edilmektedir. Ancak aşırı bir kanama varsa ya da bu süre aşılmışsa mutlaka diş hekimine başvurulması gerekir.
- Aynı şekilde, uzun süren ağrı ve şişlik durumlarında da hekime haber verilmelidir.
- Gömük 20 yaş dişi operasyonlarından sonra ise yüzde şişlik ve ağrı görülebilir. Oluşan şişlik, ağrı kesici, ödem giderici ve antibiyotiklerle baskılanabilmektedir. Operasyondan hemen sonra
başlamak üzere bölgeye soğuk kompres uygulanması şişlik oluşumunu önleyecektir.
- Dikişler ortalama 1 hafta sonra alınmaktadır. Hasta dikişler alınana kadar yumuşak gıdalarla beslenmeli, dişlerini yumuşak bir şekilde fırçalamalı, sigara ve alkol kullanmamalıdır.
Site içeriğinde bulunan bilgiler, diş hekimliği ve tedavi yöntemleri konusunda bilgilendirmek içindir.
Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.